Rana’ya saldıran köpekler kaçırıldı mı?

Geçtiğimiz hafta Konya'da 10 sokak köpeğinin saldırısına uğrayan Suriye uyruklu 2 yaşındaki Rana El Selci, yaşamını yitirmişti.
Şimdi Rana'yı parçalayarak öldüren köpeklerin, bir köpek derneği tarafından kaçırıldığı iddia ediliyor.
Söz konusu dernek iddiaları yalanladı ama derneğin yetkililerinin sosyal medya hesabından "Arkadaşlar olay benim beslediğim bölgenin yakınında meydana geldi. Sabah çok erken saatlerde gidip çıkarabildiğimiz kadar köpek çıkardık. Alana götürdüm" ifadelerini kullandı.
Bir başka paylaşımda ise şöyle yazıyordu:
"Kaç tur yaptık bilmiyorum, arabalara tıkıştırdık köpekleri bu bize reva değil." Bu paylaşımlara gelen tepkiler üzerine ise bir dernek yetkilisi "Kimi korkutmaya çalışıyorsunuz.
Biz korksak o mahalleye girmezdik mesela" diye yanıt verdi.
Bu paylaşımları suçlarını itiraf etme olarak görenler var.
Eğer iddialar doğruysa bu olayı hayvan sevgisiyle açıklamak bile mümkün değil!
Bu fanatikliği de aşan bambaşka bir boyut!
Bir çocuğu öldüren köpekler neden yetkililer toplamadan önce kaçırılır?
Ya o köpeklerden biri kuduzsa?
Bu kişilerin derdi hayvan sevgisi bile olmayabilir.
Sevseler başıboş köpekleri alır kendi evlerine götürürler.
Büyük ihtimalle Rana'yı öldüren köpekler başka yerde sokağa salındılar.
***
BU MİZAH MI ŞİMDİ?
YouTuber Mehmet Ali Çatal, Rahmi Koç'un "Rahmi M. Koç ile 1 Fincan Kahve 40 Soru" isimli röportajının üzerine yaptığı seslendirme ve montaj ile güya bir mizah içeriği oluşturmuş.
Videoyu izledim.
Çatal, orijinal röportajdaki soruların yerine kendi sorularını koyup resmen Koç'la dalga geçmiş.
Hatta bir soruda güya Koç'un ilk deneyimini anlattırıyor. Ahlak kurallarına uymayan kusurlu bir yayıncılık bu. Yine Koç'u fakirlerle dalga geçen biriymiş gibi yansıtmış ve Rahmi Koç üzerinden Ali Koç'a yüklenmiş, onunla da dalga geçmiş!
Elbette mizah güzel bir şey ama bahsettiğim video etik değil, komik hiç değil.
Baştan aşağı kalitesizlik söz konusu! En kötüsü de bir röportaj havasında, kurguyla Rahmi Koç'a normalde söylemeyeceği şeyler söyletilmiş.
Özetle Koç Ailesi'ni bu rezillik için 'izinsiz fotoğraf ve video yayınlama', "özel hayatın gizliliğini ihlal' ve "kişinin saygınlığına zarar vermek' suçlamalarıyla şikayetçi olması gayet doğal.
***
YEMEKHANE PROTESTOSU
Geçtiğimiz ay Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) öğrencileri, artan yemek ücretlerini protesto etmek için okulun yemekhanesinde eylem düzenlemişti.
23 TL olan yemek ücretinin 35 TL'ye yükselmesine öğrenciler, yemekhanede boş tabldotlara vurarak tepki göstermişti.
T24'ten Can Öztürk'ün haberine göre eyleme katılanlardan 12 öğrenciye soruşturma açılmış.
Eylemci öğrencilere göre Yüksek Öğretim Kurulu Kanunu'nun 54. maddesinin ikinci fıkrasına dayandırarak açıyorlar bu soruşturmaları ki o da AYM tarafından iptal edilmiş.
Öğrencilere göre açılan soruşturmaların asla dayanağı yok.
Son dönemde üniversitede soruşturmalar artmış, Davut Paşa Kampüsü'nde kütüphane tavanı döküldüğü için bunu protesto eden öğrencilere yine soruşturma açılmış. Benim okuduğum 90'lı yıllarda üniversitelerde büyük protestolar ve olaylar yaşanırdı.
Üniversite eylemlerinin toplumda, medyada ve siyasette bir karşılığı vardı.
Örneğin 28 Şubat döneminde başörtülü öğrencilerin eğitim haklarını savunmak için solcu ve sağcılarla eylem birlikteliği yapmıştı.
Elbette öğrenci eylemi deyip geçmemek lazım.
60-70-80'lerde yaşanan öğrenci eylemleri askeri darbelere giden yolda önemli rol oynamıştı.
Son 20 yıldır üniversiteler eskisi gibi hareketli değil. Hatta nadiren olaylar yaşanıyor diyebiliriz.
Bunun birçok nedeni var.
Eskiden terör örgütleri üniversitelerde güçlüydü. Eylemlerde tutuklanan öğrencilerin birkaç ay cezaevlerindeki koğuş sisteminde kalmaları onların terör örgütlerine katılmasını kolaylaştırıyordu.
Hatta bazı örgütler üniversite eylemlerini adam kazanma kaynağı ve koğuş sistemini de ikinci bir okul olarak görüyorlardı.
Cezaevlerinde F Tipi'ne geçilmesiyle birlikte terör örgütleri üniversitelerde gücünü kaybetmeye başladı.
Her askeri darbenin üniversitelerdeki akademik özgürlüğe darbe vurması, Sovyet Bloku'nun yıkılması, YÖK baskısı, özellikle 80 darbesinin üniversite öğrencilerinin üzerinden silindir gibi geçmesi vs. üniversitelerdeki öğrenci profilini de tamamen değiştirdi.
Geçmişin romantik, idealist devrimci öğrencilerin yerini şimdilerde daha mezun olmadan iş hayatına atılmak isteyen kariyerine odaklı gençler aldı. Birçok ideolojinin çöktüğü bir dünyada gençlerin tamamen kendilerine odaklanması normal.
Bence Yıldız Teknik Üniversitesi yönetimi öğrencilerin yemekhane protestosunu çok abartmış. Eskiye göre bu eylemler Susam Sokağı tadında kalır!
Yemekhane fiyatlarını boykot edenler de dışarıda 35 TL'ye sadece bir simit ve ayran alabileceğini biliyor zaten.
Üniversite kültürü denen şey de biraz sorgulama, itiraz etme bilincini kazanmak demektir.
Öyle üst üste soruşturmalar açıp gençleri baskıya almanın bir anlamı yok!
***
RAMAZAN FIRSATÇILIK AYI!
Bayram öncesinde otobüs bilet fiyatları yüzde 70, uçak biletleri ise yaklaşık yüzde 350 zamlandı.
Bayramdan önceki hafta 1150 TL olan otobüs bileti bayram arifesinde 1800 TL'ye, 1300 TL olan uçak biletleri ise 4800 TL'ye kadar yükseldi.
Peki, bu zamlara gerekçe olarak ne sunuyorlar?
Hiçbir şey!
Çünkü yaptıkları zam değil, fırsatçılık!
Kendimi bildim bileli Ramazan ayında ve dini bayramlarda fiyatlar yükselir.
Şirketlerimiz, esnafımız vs. mübarek Ramazan ayını ve dini bayramları sanki zam yapma fırsatı olarak görüyor!
Nasıl olsa vatandaş sofrasına yiyecek alacak, memleketine ya da tatile gidecek diye düşünüyorlar!
Yüzde 70'lere alıştık ama yüzde 350 zam mı olur?
***
Altyazı
"Ben kötü biri değilim, sen iyi biri olmamı hak etmemişsindir." (Joker)
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."